Tulumla tanışmam bir rüyayla başladı. O güne kadar sadece yabancı müziklerle ilgileniyordum. Rüyamda, Rize’deki evimizin kapısından tulum sesi duyuyordum. Dışarı çıktım, sesi dinledim. Çalan kişi beni yanına çağırdı, çalmamı istedi. Tulumun havasını doldurdum ve çalmaya başladım. Bu rüya beni çok etkiledi ve kısa süre sonra bir tulum almaya karar verdim. Böylece yolculuğum başladı.
Zamanla çalmaya alıştım ama kullandığım tulumlarla çok sıkıntı yaşadım. Sorunları çözmeye çalışırken, kendimi tulum yapımının içinde buldum. Tulum artık hayatımın merkezindeydi.
İlk tulumumu 2013 yılında yaptım. Önce deri işine odaklandım. Bir adak keçisinin derisini kullandım ama sonuç istediğim gibi olmadı. Sonra dört farklı keçi derisi denedim. İlk üçü başarısızdı, ama sonuncusu kullanılabilir seviyedeydi. O tulumu Bayburtlu arkadaşım Ali Palabıyık aldı. Bu, benim için ilk adımdı.
Zamanla deneyim kazandım, deri konusunda uzmanlaştım. Türkiye’nin farklı bölgelerinden usta isimler benden tulum almaya başladı. Ardından nav yapmaya karar verdim. İlk navımı büyük emekle tamamladım, onu da Artvinli dostum Yavuz Taşkıran aldı.
Bugüne kadar yaklaşık bin tulum ürettim. Öğrenme sürecinde sayısız deneme yaptım, çok tulum da çöpe gitti. Ama her biri bana bir şey öğretti.
Tulumla tanışmam bir rüyayla başladı ama bu sadece bir başlangıçtı. Yıllar içinde müzikle, emekle ve araştırmayla şekillenen bu yolculuk, bugün Türkiye’de ve Avrupa’da sahne alan pek çok usta müzisyenin enstrüman tercihini belirleyen bir işe dönüştü.
Kullandığım her parça –deri, kamış, ahşap– bizzat özenle seçilir. Hammaddeye verdiğim önem, işimin temel taşıdır. Deri ve kamış bulmak kolay değil. Bu yüzden her yıl şehir şehir gezerek en kaliteli hammaddeleri topluyor, özel makinelerle geleneksel tabaklama yöntemini birleştirerek üst düzey deri elde ediyorum. Tulumun en önemli unsurlarından biri olan akort ise, ustalık isteyen bir başka alandır. Burada hata payı sıfırdır.
Bugüne dek bine yakın tulum ürettim. Her biri sahnede, stüdyoda ya da açık havada en iyi performansı verecek şekilde tasarlandı. Kullandığım ağaçlar arasında abanoz, venge, brezilya gülü (rosewood), vahşi palmiye ve morgül gibi özel türler yer alır. Her detay, ses kalitesine ve görsel estetiğe hizmet eder. Artık tulumlarımızda koku yok, görsel çekicilik yüksek, ses ise kusursuz.
Geçmişte sadece kamış ve alüminyumla yapılan analık (klavye) kısmını artık özel ağaçlarla işliyoruz. Bu sayede her makamda, her karar sesinde tulum üretimi mümkün hale geldi. Hatta bir oktav ses verebilen nav da yaparak bu alanda önemli bir adım attık.
Tulum, kökleri geçmişe uzanan ama bugünü de taşıyan nadir enstrümanlardan biridir. Doğallığını ahşaptan, deriden ve kamıştan alır; karakterini ise ustalıkla yapılan işçilikten. Beş perdesinden çıkan güçlü sesiyle, tek başına bir orkestradır. Üstelik cep kısmı olan tek enstrümandır.
Yaptığım iş sadece bir zanaat değil; bir kültürü, sesi ve duyguyu taşımanın sorumluluğudur.
🎵 Çünkü tulumu sadece üretmiyoruz, yaşıyoruz.
Tulumla kurduğumuz bağ, bir ustalık hikâyesi değil; bir yaşam biçimi. Her enstrüman, hem sesini hem ruhunu taşıyan bir parçadır. Bu yüzden her tulumda kendi emeğim ve müzikal tecrübem var.
🪶 Çünkü kaliteyi şansa bırakmıyoruz.
Deriyi ve kamışı rastgele değil, sahada birebir seçerek temin ederiz. Her bir parça, defalarca denemeden, testten ve geleneksel işlemlerden geçer. Sonuçta ortaya çıkan ürün, güvenle sahneye çıkacak düzeydedir.
🌍 Çünkü sesimiz hem yerel hem evrensel.
Karadeniz’in yaylalarından Avrupa’nın sahnelerine uzanan bir yolculuk… Rize, Artvin, Trabzon gibi merkezlerde olduğu kadar Almanya ve Fransa’da da profesyonel müzisyenler tercihini bizden yana kullanıyor.
🌲 Çünkü sadece doğal ve özel malzeme kullanıyoruz.
Her ağacın kendine özgü bir sesi ve dokusu vardır. Biz de üretimde yalnızca ses kalitesi yüksek, uzun ömürlü ve estetik açıdan seçkin ağaçlara yer veririz: abanozdan vengeye, vahşi palmiyeden brezilya güllerine kadar.
🛠️ Çünkü sadece en iyi kamışlarla çalışıyoruz.
Kamış, tulumun nefesidir. Bu yüzden sıradan değil, yıllanmış, özenle seçilmiş ve titizlikle işlenmiş kamışları kullanırız. Böylece hem akort hem dayanıklılık üst seviyeye çıkar.
🎼 Çünkü her sesin bir karakteri vardır.
Her tulum; tonu, makamı ve karar sesiyle ayrı bir hikâye anlatır. Oktavlı nav üretimi gibi yeniliklerle, gelenekten ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarına uygun çözümler sunuyoruz.